On,dokuz,sekiz diye nice güzel yıllara girerdik eskiden. Yeni bir yıla girmenin heyecanı bir sonra ki yıla kadar sürerdi neredeyse. Odun sobasının üstünde organik mandalina kabukları, ikinci çinkodan hemen sonra nabız yükselten tombala heyecanı, ağzı açık tencereden evin dört bir yanına dağılan patlayan mısırlar. Televizyonda o zamanlar akil olmayan,geniş omuzları otuz yedi ekran televizyonumuza sığmayan orhan gencebay, götü başı ayrı oynayan ama başına bakmaya fırsat bulamadığımız dansözler. Soymaya üşenip,kesmenin ne demek olduğunu bilmeyen bıçaklarımızla dörde bölüp emerek yediğimiz portakallarımız, biz üzülmeyelim diye hindi taklidi yapan tavuğumuz,çat kapı gelen komşularımız vardı. Kapımızda zil olmadığı için vurulunca çat diye ses çıkarıyordu gerçekten. Mahalleden arkadaşlarla savaş oyunları oynardık ağaç dallarından yaptığımız tabancalarla. Tabancadan silaha geçilince bozuldu zaten her şey. Dışın Dışın diye savaşlarda kimseler ölmüyordu çünkü tabancayla. Biz vakit öldürüyorduk,şimdi nakit öldürüyor savaşlarda.Yaşıyoruz diye sevinirdik eskiden,şimdi ölmüyoruz diye. noel baba hangi hava saldırısında kaybetti hayatını belli değil. sürpriz hediyeler değil,hüzün düştü payımıza. üstümüzdeki tek kırmızı kan lekesi artık. gerçekten yeni bir yıl olsun 2025. güzellikler getirmese de olur. bizden güzellik götürmesin yeter…
İLKER EKİZ